Çocukluktan beri
genç beyinleri zehirliyorsunuz: “Hayallerinin peşinden koş,” diye. Bu üç
kelimelik cümle yıllar yılı, kim bilir kaç defa beni depresyonlardan depresyon
beğenmeye itti. Artık buna bir son demenin vakti geldi diye düşünüyorum.
Size kulak asacak
olursak öncelikle peşinden koşulacak hayaller üretmek lazım. Bu konuda üstüme
tanımam, yalan da olmasın, çok sağlam hayaller kurmuşluğum var; hala da
kurmakta olduğum doğrudur. Zaten bunu bütün çocuklar yapar, çok büyük bir
mesele değil.
İşin asıl olayı verilen
direktifin ikinci ayağında: kurulan hayallerin peşinden koşmak. Bir yolda
çıplak ayak koşarsak ayaklarımız kesilir, kanlar içinde olduğumuz yerde
kalakalır, pek yol alamayız. Üzerimizde o ana uygun kıyafet yoksa ya çok üşür,
ya da çok terler, gücümüzü yitirerek pes ederiz. Demek ki neymiş? Koşmak için
öncelikle gerekli donanımlara sahip olmamız gerekiyormuş. Bu noktada mütevazı
olamayacağım. Hadi isim vermeyelim, kurulan hayaller böyle soyut, böyle
tozpembe kalsın. Ama anlaşalım, bu adı sanı koyulmamış hedefe gitmek için
gereken donanıma sahip olduğumu kabul ediverin siz de. Bu noktada hayatın acı
bir gerçeğiyle sizleri tanıştırmak isterim: o donanım var ya, hani yıllarca
okullarda dirsek çürüttüğünüz, tavan semalarında gezen egoların ağız kokusunu
çektiğiniz ve sırf onlardan daha iyi olduğunuz için gücünüz varsa aldığınız
reaksiyona tepki verdiğiniz, gücünüz yoksa da reaksiyon almamak için kendinizi olabildiğince
sakladığınız… İşte o donanım bir halta ya-ra-mı-yor.
Sizi
destekleyecek, koşu parkurunu önünüze serecek, yol kenarında durup stratejik
noktalarda su takviyesi yapacak, bitiş çizgisine vardığınızda alkış tutup moral
verecek birilerine ihtiyacınız var. Modern iş hayatı zaten o birilerini bulma
oyunu üzerine kodlanmış durumda. Sadece iki gün birlikte çalışıp “O benim çok
yakın dostumdur, birlikte çok çalıştık, birbirimizi çok severim,” diyerek hava
atabilme gafletine düşebilmemiz; başka türlü suratına bakmayacağımız insanlarla
“dost” olmamız; asla adım at(a)mayacağımız yerlerde beş dakika daha
geçirebilmek için takla üstüne takla atışımız bu sebepten. Biz bir “network”
içinde olduğumuzca varız; ki söz konusu grubun kendi içinde kendiliğinden ortaya
çıkan zincirinin neresinde olduğunuza göre işin kıymeti de hayli değişiyor ya,
bunu şimdilik göz ardı ediyor olalım. Huyum kurusun, yine mütevazı
olamayacağım. O “kariyer”imiz, profesyonel kelimeler kullanalım ki profesyonel
olalım, boyunca peşinde koştuğumuz “network”ün belki de olabilecek en iyisine
sahibim. Ve işte, o “network" bir halta ya-ra-mı-yor.
Somut örneklerle
sefilliğimin resmini çizerek devam etmek isterim. 2011 yılında hasbelkader
okuduğum hukuk bölümünün üzerime dayattığı pozisyonlardan avukatlık, hakimlik,
savcılık, insanların evine gidip televizyonlarına el koymacılık gibi taraklarında
asla bezim olamayacağını idrak etmem hayallerimin peşinde koşmaya ilk
başladığım andı. Bende sadece iki atımlık kurşun vardı desem, o da değil. Şu
beş senede yaptığım şeyler, çalıştığım pozisyonlar, başardığım işler kendi
zihnimde küçümsesem bile kağıt üzerinde, el insaf, yadırganamaz; tüm
depresifliğimle bile bunu başaramıyorum. Ama yaptığım şey apaçık ortada: taşlı
yoldaki parkurdan gözüm korkunca belediyenin seçim zamanı seçmenlerine yaranmak
için hazırladığı mis gibi ama kısacık kauçuk yolda rahatça ilerlemeyi tercih
ettim. Taş gibi vücudu olup sırf stres ve ter atmak için sabahın köründe koşuya
çıkan modern şehir insanları gibi. Olmasa da olur… Bir hedef yok, maksat 15
kilo verip sağlıklı bir hayata kavuşmak falan değil. Oysa paralel yolda düşe
kalka giden insanları da görmüyor değilim. Zaman zaman parmakla gösterip dalga
bile geçiyorum ama, ben beceremediğimden, malum.
İşte böyle
zamanlarda, başarı için günümüz toplumunun ve iş hayatının bize şart koştuğu donanım
ve çevre koşullarını yerine getirmiş olmama rağmen neden başarılı olamıyorum diye sorguluyorum.
Başarılı olmak belki de yanlış bir barometre, istediğimi yapamıyorum diyelim.
Önümde apaçık gözüken yollar varken, Yandex bile kullansam neden gitmem gereken
yolu bulamıyorum? Bu noktada hala sorunu kendimde arayacak değilim, ne
münasebet?! Ne donanım, ne çevre… Bir işe ya-ra-mı-yor. Sanırım ancak bu sonuca
ulaşmak beni günlük hayatımı sürdürebilir derecede rahatlatacak, kaçınılmazdan
zevk almaya bakacağım.
Çaldığım minareyi
kılıfsız bırakmayayım. Hayatım boyunca kendine yetebilmeyi her şeyin üstünde
gören bir insan olarak hiçbir şeyi çevremin eylemlerine emanet etmeyecek bir
gidişat benimsemeye çalıştım. Lanet olsun ki, bu durum beni kimseden bir şey
isteyemez duruma getirdi. Cesaretimi topladığım ender anlarda da asla işin
peşini koşturamadığım için yardım çığlıklarım ancak mahsur kaldığı uzaydan
Dünya’ya dönmeye çalışan Ryan’ınkiler kadar anlamlıydı. Maksat sessizlik içinde
canımız sıkılmasın. “Torpilsiz bu işler olmuyor,” avuntularıyla iş
hayatımızdaki başarısızlıklarımızın üstünü örterken, yaşıtlarımızın aldığı her
başarının altına bir kamyon dolusu çamur sererken aradaki yedi farkı bulmaya
çalıştığımda aynı başarıyı yakalayamıyorum. “Çevren olacak ama kullanmayı
bileceksin,” ise mesele, çevrem de bir zahmet kullandırılmaya meyilli olsun
ama! Ya da ben bunu belki bu sene öğrendiysem, en azından olumlu yöne
gelişmeler olsun; ama yok! O zaman, sizin bana anlatmadığınız bir şeyler olduğu
sonucuna varıyorum. İş donanım ve çevrede bitmiyor. Hayallerinin peşinden
koşmak, taşlı yerine kauçuk olan yolu tercih etseniz bile, mubahken sizler
için; bunu yaptığımda yaşadığım mutsuzluk bana kar getirmiyor. Sizlere de zevk
vermediğini umuyorum.
O zaman, hayallerin
peşinden koşmayalım bence. Zira iş hayatında başarı için böyle bir, iki, üç
diye sayamayacağımız kadar çok etken olduğundan emin gibiyim. Ama o “gibiyim”
orada dursun, yanıldığım ortaya çıkarsa zaten bu ihtimale pay bırakmış olayım.
Yoksa rezillik…
Yine de, ben
artık hayal peşinde koşup mutsuz olmak yerine var olanda kalıp mutlu taklidi
yapmayı yeğlemeye göz kırpıyorum. Yine de bunca ağlamama bir meme vermek,
beni bu hayattan çekip çıkarmak isteyebilecek “network” üyelerime kapım açık,
yanlış anlaşılmasın. Ama biliyorum, bu bir işe ya-ra-mı-yor.
En iyi silivri boyacı burada lütfen web sitemizi ziyaret edin https://silivriboya.com
YanıtlaSilwww.silivriboya.com
YanıtlaSil