-21-
Ece arabayı daha önce hiç yapmadığı kadar hızlı sürüyordu. Bir an geldi, nereye gittiğini ya da nerede olduğunu bilmediğini fark etti. Aynada gözü kendine takıldı. Daha fazla devam edemeyeceğine karar verdi ve arabayı kenara çekerek durdu. Tekrar aynaya baktı ve kendini tutamayarak gözyaşlarına boğuldu. Yetmedi, direksiyonu yumruklamaya başladı. O sırada yanından bir araba geçti. Biraz ilerledikten sonra durdu ve geri geri Ece’nin arabasının yanına geldi. Korna sesini duyan Ece kafasını direksiyondan kaldırdı ve camı açarak dışarı baktı. Karşısında tanıdık bir yüz vardı.
“Ece?”
İş arkadaşının meraklı gözlerinden nasıl kaçacağını düşündü.
“Berk?”
“Arabanı tanıdım da, bir selam vereyim dedim.”
Berk, gözlerini kısarak arabanın içinde Ece’nin saklanmasına yardımcı olan karanlığı delmeye çalıştı.
“Ne oldu sana?”
“Yok bir şey. Önemli değil.”
“Hadi ama! Beni sıradan bir iş arkadaşı olarak görmüyorsun değil mi? Belli ki canını sıkan bir şey var. Eh, benim de mesleğim ve hobim can sıkıntılarını gidermek olduğuna göre… Hadi, arabamı takip et de sana bir kahve ısmarlayayım.”
“Kusura bakma ama gelemem. Başka zaman.”
“Yapma, itiraz istemiyorum. Camını kapatınca ısrarcılığım yüzünden bana istediğin kadar küfredebilirsin ama seni bu halde bırakıp gidersem kendimi asla affetmem.”
Ece isteksizliğini yenerek, biriyle konuşmanın kendisine yardımcı olabileceğini kabullendi.
“Peki. Ama tenha bir yere gidelim. Şimdi kalabalık içine girmek istemiyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder