Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Eylül 2011 Çarşamba

"Son Melodi" Bölüm 13

-13-

Ece üzerinde çok şık bir elbiseyle restorandan içeri girdi. Kapıdaki görevliye başıyla selam vererek masaların olduğu bölüme geçti. Bir masada İrem ve Cansu onu bekliyordu. Ece’yi gören Cansu el sallayarak onu masaya çağırdı.
“Vay, Ece hanım! Bu ne şıklık?”
            Bir manken edasıyla kendi etrafında dönen ve elbisesini sergileyen Ece gülerek yerine oturdu.
“Ee, iş kadını olmak kolay iş değil şekerim. Siz bilmezsiniz, ama delilere bile güzel görünmek lazım ki başarılı olasın.”
“Bak sen! Keşke bize bunu okulda öğretmeyi unutmasalardı. Belki biz de iş bulmayı başarırdık.”
Ece birden ciddileşerek İrem’e döndü.
“Hala gittiğin hastaneden haber çıkmadı mı?”
            İrem üzüntüyle omuz silkti.
“Telefon başında beklemekten helak oldum. Psikolog olacağım derken psikolojim bozuldu valla.”
Ece arkadaşının elini avucunun içine aldı, üzüntüsünü paylaştı. Sıra Cansu’ya gelmişti.
“Sende haberler nedir?”
“Valla, bende de durumlar İrem’le aynı ne yazık ki. Boş verin şimdi bunları. Hadi yemekleri sipariş edelim. Açlıktan ölüyorum.”
“Ya, ben yemeğe kalamayacağım. Özgür gelip beni buradan alacak. İşteki ilk günümü kutlayacakmışız.”
“Eh, Özgür’e de böyle bir jest yakışırdı zaten. Bizim odunlar da akşam maç yapacaklarmış, sattılar bizi.”
“Madem birazdan kalkıp gideceksin, o zaman ben büyük bombayı patlatayım da aradan çıksın.”
            İki kız büyük bir merakla Cansu’ya odaklandılar.
“Burak bana evlenme teklif etti.”
            Masadan yükselen çığlık restorandakileri hazırlıksız yakalamıştı. Garson kızların iyi olup olmadığını sormak için masaya yaklaşırken herkesin gözü onlardaydı. Mahcup bakışlarla çevreye verdikleri rahatsızlık için özür dileyen kızlar kısık sesli çığlıklarla kutlamalarına devam ettiler.
            “İnanamıyorum. Ne? Ne zaman?”
“Dün akşam. Evde yemek yiyorduk. Su alacağım diye masadan kalktı, yanımdan geçerken ayağı takılmış gibi yaptı ve önüme çöktü. Ben sevgilim canın acıdı mı demeye kalmadan cebinden yüzüğü çıkarmış, ‘Evimin kadını ol’ geyiklerine başlamıştı.”
“Ay, şahane. Zaten adam bir şeyi de ciddi yapsa dişimi kıracağım. Ee, sen ne dedin?”
“Elimi sıcak sudan soğuk suya sokturmayacaksan, panjurları derhal pembeye boyatacaksan, çalışmama izin vereceksen, beni bilgisayar oyunlarından daha çok seveceksen evet dedim.”
“O ne yaptı?”
“Bilgisayar oyunları konusunda söz veremem ama gerisinden şüphen olmasın dedi ve bana sarıldı. Eh, gerisi de bana kalsın artık.”
            İrem, yüzünde muzip bir sırıtış, Ece’nin tepkisini görmek için ona döndü. Tüm bu konuşma esnasında yüzünde aptal bir gülümseme, dalgın bir şekilde Cansu’yu dinleyen Ece ilginin kendi üzerinde yoğunlaştığını fark edemedi.
“Ece, iyi misin?”
            Birden daldığı hayallerden uyanan Ece gülümseyerek Cansu’ya baktı.
“Tebrik ederim hayatım. Ne kadar sevindiğimi anlatamam.”
“Bir denesen diyorum. Zira pek sevinç göstergesi tepkiler vermiyorsun.”
“Çok özür dilerim. Tabii ki çok sevindim. Sadece sen haberi dan diye verince daha önce bu konu hakkında hiç kafa yormadığımı fark ettim.”
“Nasıl yani?”
“Ne bileyim? Bunca zamandır birlikte olduğumuz adamlarla bir gün evleneceğimiz aklımın ucundan geçmemişti.”
“Valla benim kız kurusu olmaya hiç niyetim yok.”
            İrem de dayanamadı.
            “Benim de. Hasan’dan bugün yarın bu soruna bir çözüm önerisi bekliyorum açıkçası.”
            Ece’nin gözleri dolmuştu.
            “Vay be! Biz üniversiteyi bitirdik, iş hayatına atıldık…”
            Cansu ve Ece aynı anda öksürerek Ece’nin hatasını yüzüne vurdu.
“…veya atılmak üzereyiz. Ve evlenme çağımız bile gelmiş. Biz büyümüşüz ya.”
“Bunu yeni mi anladın. Ben bir takım kırışıklıkları fark ettiğimde bu korkunç gerçekle yüzleştim. İnan, insanın kendine bir adet Christian Troy bulup botox havuzuna dalası geliyor.”
“Artık yaşımızı başımızı aldık. Hepimizin idolü Ajda Pekkan!”
“Yaşasın estetik cerrahi!”
“Sulandırmayın işi. Gerçekten çok ciddiyim. Her zaman kendi ayaklarım üstünde durmak, aileme destek olmak istemişimdir. Ama hiçbir zaman bir gün kendi ailemi oluşturmaya başlayacağım aklımın ucundan geçmedi.”
“Eh, dua edelim de Özgür’ün aklından geçmiş olsun. Yoksa asla mürüvvetini göremeyeceğiz yavrumuzun.”
            İyi bir insan olan Özgür lafının üzerine geldi. Cansu’yu ve İrem’i  öptükten sonra Ece’nin elini tutarak onu sandalyesinden kaldırdı.
“İzninizle Ece’yi alıp götürüyorum.”
“İzni verdik gitti. Ama on iki olmadan kızı eve getir.”
“Evet, kendi iyiliğin için yap bunu. Perinin tesiri ortadan kalkınca karşılaşacaklarından memnun kalmayabilirsin. Bu saatten sonra ona yeni birini de bulamayız. Aman diyeyim!”
“Merak etmeyin. Artık bünyemde sürprizlere yer yok. Her şeye hazırlıklıyım.”
Kızlara el sallayarak restorandan çıktılar. Arabaya bindiklerinde Ece daha fazla dayanamadı.
“Neden burada yemek yemedik? Nereye gidiyoruz.”
“Sürpriz! Hadi bin arabaya.”
“Ee, benim arabam ne olacak?”
“Sonra döner alırız. Hadi.”
            On beş dakika sonra deniz kenarında arabayı park etmiş oturuyorlardı. Yol üzerinde durup aldıkları hamburgerleri yemekle meşguldüler.
“İlk iş günümü böyle kutlayacağımızı düşünmemiştim.”
“Koskoca Demir Adam’ın özgür kalıp ülkesine dönünce yaptığı ilk şey cheeseburger talep etmekse, bence senin ekonomik özgürlüğünü kutlamak için mükemmel bir yiyecek seçimi.”
            Ece yüzünü buruşturdu.
“Sen ve senin Hollywood klişelerin!”
“Artık alışmış olman lazım. Hazırlıklı ol. Gecenin klişeleri henüz sona ermedi.”
“Öyle mi? Ortama bir Amerikan bayrağı dekorasyonu ekleyemeyeceğine göre daha küçük çaplı bir klişe bizleri bekliyor demektir.”
“Sen ve senin Avrupa sineması ukalalığın!”
“Senin de buna alışmış olman gerekmez mi?”
“Merak etme, ben seni her halinle severim kadınım.”
“Ohoo! Türk filmlerine çok güzel bir geçiş yaptık.”
“Bu daha bir şey değil.”
Özgür uzandı ve torpidoyu açtı. Avucuna bir şey aldı ve arkasına yaslandı. Ece bu harekete anlam verememişti. Özgür Ece’nin gözlerinin içine hiç bakmadığı kadar derin baktı ve elini sıkıca tuttu.
“Sayın Güven, sizi bir Metin yapmama izin verir misiniz?”
            Avucunu açtığında içinde bir kutu vardı. Kutuyu nazikçe açtı ve içindeki yüzüğü Ece’nin parmağına taktı. Ece’nin ağzı açık, gözleri doluydu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder