Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Eylül 2011 Pazartesi

"Son Melodi" Bölüm 7


-7-

Sevgi arabasını yol kenarına çekti. Özgür annesini öptü ve arabadan indi. Özgür’ün kapıyı kapatmasıyla Sevgi’nin gazı kökleyerek mekanı terk etmesi bir oldu.
            Özgür endişeli gözlerle etrafını inceledi. Okulun bahçesi çok kalabalıktı. Tanımadığı, bilmediği onlarca insan. Yürüyen, gülen, konuşan, bağıran, el kol hareketleri yapan, ayakkabısını bağlayan, çantasını kurcalayan, saçını toplayan, bankta oturmuş sohbet eden bir sürü insan. Özgür tekinsiz bir yere düşmüş gibi hissediyordu. Tedirgin, ufak adımlarla okula doğru ilerlerken çantasından iPod’unu çıkarttı ve kulaklıklarını takarak kendisini dış dünyaya kapattı. Kendini ancak bu şekilde güvende hissediyordu. Müzik kulağında çınlarken ve onu sakinleştirirken Özgür başını öne eğerek yürümeye devam etti.
            Okul binasına girdiğinde çantasından bilgisayarda basılmış bir kağıt çıkarttı ve ilk dersinin olduğu sınıfı öğrendi. Etrafına bakındı ve sınıfların kenarındaki numaraları inceleyerek gitmesi gereken yeri bulmaya çalıştı. Başaramayacağını anlayınca pes etti ve yanından geçen birini durdurarak sınıfın yerini sordu. Kendisine yardım eden kişiye kibarca teşekkür eden Özgür direktiflere uyarak sınıfını buldu. İçeri girdiğinde sınıfta sadece bir kişi vardı. Tek başına oturan çocukla göz göze geldi ama hiçbir tepki veremeden ani bir hareketle arkasını dönerek sınıftan çıktı. Birkaç adım atmıştı ki yaptığı saçmalığın farkına vararak durdu, gözlerini sıkıca yumup derin bir nefes aldı ve sınıfın kapısına geri dönerek başını uzatıp içeriye baktı. Çocuk hala tek başına oturmaktaydı. Özgür yeniden geri çekildi, derin bir nefes daha aldı ve cesaretini toplayıp sınıfa girdi. Çocuğa başıyla selam vererek hızlı adımlarla sınıfın en arkasına geçti ve kendisine bir yer seçip oturdu.
            Özgür kendisine dinleyecek yeni bir şarkı belirlemişti ki ön sıradaki çocuk kalkarak ona doğru yürümeye başladı. Okyanusta yüzerken bir köpekbalığının kendisine doğru hızla yaklaşan yüzgecini gören çaresiz bir insan gibi kapana kısılmıştı. Derhal müziğin sesini açtı ve amaçsızca sırt çantasını kurcalamaya başladı. Meşgulmüş gibi görünmeliydi. Çocuğu fark etmemiş gibi. Özgür omzundaki eli hissettiğinde planının başarısız olduğunu kabullenmek zorunda kaldı.
“Selam kardeş! Ben Hasan.”
            Hasan elini uzattı. Özgür kendisine uzatılan eli havada bırakmayarak sıktı ama bu Hasan için yeterli olmamış olacak ki Özgür’ü kendisine doğru çekerek ayağa kaldırdı ve başını ona doğru eğdi. Özgür yanaktan öpüşme zorunluluğunu kabullenmiş bir şekilde yanağını uzatırken kafaların tokuşmasına hazırlıksız yakalandı. Özgür bu hareketin manasını kavrayamamıştı ama ikinci kısmı doğru şekilde yapmayı başardı.
“Merhaba, ben de Özgür.”
            Boş gözlerle bakışma safhasına gelmişlerdi. İkisinin de akıllarına bu aşamadan sonra söyleyecek bir şey gelmiyordu. Rahatsız edici bir sessizlikten sonra tahmin edilebileceği üzere konuşmaya başlayan Hasan oldu.
“İlk günden kafamızı derslerle ütülemezler umarım. Hem baksana, bu saat oldu daha kimse damlamadı.”
            Özgür, bu tip sosyal ortamlarda kendisinin hayatta kalmasına büyük katkıda bulunan sahte gülümsemesini yerleştirdi yüzüne.
“Eminim herkes yavaş yavaş gelecektir. Ama ben de bugün ders olacağını zannetmiyorum. Merak etme.”
Bu arada birkaç kişi sınıfa girip oturmuştu. Hasan aralarındaki konuşmanın daha fazla ömrü olmadığını anlayarak Özgür’ün omzuna hafifçe vurdu (dostane bir hareket olsa gerek) ve yerine geçti. Hasan yanından ayrılır ayrılmaz bir daha böyle bir olaya mahal vermek istemeyen Özgür derhal kulaklıklarını taktı. Çantasından henüz boş olan defterini ve kalemini çıkartarak bir şeyler karalamaya başladı. Sınıf gittikçe kalabalıklaşmaktaydı. Özgür arada bir kaçak bakışlarla sınıftakilerin ne yaptığına bakıyordu. Hasan şimdi başkalarıyla sohbet etmekle meşguldü. Özgür’ün kendisine baktığını fark eden Hasan yeniden onun yanına doğru yürümeye başladı. Özgür ise hiçbir şey fark etmemiş gibi bakışlarını önündeki deftere yapıştırmıştı.
“Abicim, belli ki bu saatte hoca moca uğramayacak buralara. Demin birkaç kişiyle tanıştım da, bari kantine gidip kaynaşalım diyorlar. Ne dersin? Geliyor musun?”
Özgür ilk başta tereddüt etti. Birlikte gideceği kişilere göz ucuyla baktı. Sonra önemli bir karar vermiş gibi kaşlarını çattı ve başını sallamaya başladı.
“Tamam, geliyorum.”
Özgür, sırasındaki her şeyi çantasına doldurdu. Hasan’ın arkasından diğer grubun yanına gitti. Bir iki kişiyle tokalaştı, birkaçıyla öpüştü, hiçbiriyle kafa tokuşturmadı. Sonra hep birlikte sınıftan çıktılar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder