Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Eylül 2011 Perşembe

"Son Melodi" Bölüm 10

-10-

Özgür ve Ece, üzerinde “2009 Mezunlarına İyi Şanslar” yazan bir pankart asılı olan büyük kapıdan el ele geçerek balo salonuna girdiler. Bazı insanlar neşeyle dans ederken, bazıları da masalarında bir şeyler atıştırmaktaydı. Herkes çok mutlu görünüyordu. Özgür etrafına bakındı ve arkadaşlarının oturduğu masayı buldu. Birlikte, oturacakları masaya doğru yol aldılar. Masaya yaklaştıklarında arkadaşları onları fark etti ve ayağa kalktı. Kısa süreli bir karşılama ve öpüşme faslından sonra herkes yerine oturdu. Hasan masanın kenarındaki şarap şişesini alarak Özgür ve Ece’nin kadehlerini doldurdu.
            “Keşke her zaman bu kadar centilmen olsan!” diye hayıflandı İrem.
            “Hakkımı yeme aşkım, benim kadar centilmenini zor bulursun itiraf et,” diyen Hasan sevgilisinin yanağına bir öpücük kondurdu. Cansu da “Bak da ders al,” dercesine Burak’ı göz hapsine almıştı. Burak da Hasan’dan aşağı kalmadığını göstermek için derhal sevgilisine sıkıca sarıldı.
            Dans pistinde dans eden çok sayıda genç çift vardı. Kızların psikolojik baskılarına dayanamayan Özgür, Hasan ve Burak da çok geçmeden kendilerini pistte buldular. Gece boyunca dans ettiler, içtiler, güldüler, eğlendiler. Hepsi, üniversite hayatlarının resmi olarak son gününde bir daha görüşmemecesine ayrılmayacaklarının bilincindeydi. Ama yine de artık “öğrenci” sayılmayacak olmaları, hayatlarının bir başka dönemine geçiyor olmaları önlenemez bir burukluk yaratıyordu. Birbirlerinin gözlerine, sanki bir daha karşılarındakini aynen o şekilde göremeyecekmiş gibi bakıyorlardı.
            Saatler geçip balonun bitme saati gelince altı arkadaş kendilerini kapı önünde vedalaşırken buldular. İrem, Cansu, Burak ve Hasan tek bir taksiye binip uzaklaşırken annesinin arabasıyla gelen Özgür biraz sarhoş olmasına rağmen sürücülük görevini kendisinden daha az içen Ece’ye bırakmayarak direksiyonun başına geçti.
            Yarım saatlik tehlikeli bir araba yolculuğundan sonra Ece’nin evine varmışlardı. Ece kapıyı açar açmaz ilk iş topuklu ayakkabılarını çıkartıp ayaklarına saatlerdir bekledikleri rahatlığı sağladı. Özgür de ilk iş olarak ayakkabılarını bir kenara fırlattı, zira onun da ayakları acı dolu bir akşam geçirmişlerdi.
            İki çakırkeyif, yürümekte zorlanıyorlardı. Ece kollarını Özgür’ün boynuna dolamış, kendi kendine şarkı söyleyip dans ediyordu. Özgür de çok direnmeden ona eşlik etti. Bir süre sonra Ece’yi kucaklayan Özgür dengesiz adımlarla yatak odasına yürümeye başladı ve kapıyı kapattıktan sonra Ece’yle yatağa uzandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder